SOSYAL MEDYA İKİLEMİ: JOMO & FOMO DENGESİ

SOSYAL MEDYA İKİLEMİ: JOMO & FOMO DENGESİ
11 Ocak 2024

 

Aramızda sosyal medyanın büyülü dünyasından etkilenmeyen var mı?

Kusursuz vücutlar, harika hayatlar, birbirinden özel etkinlikler... Hepsini avucumuzun içinde ve bir tık kadar yakınımızda hissediyoruz. Ama bu durum bazen duygu karmaşasına yol açabiliyor. Örneğin sosyal medyada takip ettiğimiz insanların ışıltılı dünyasını gördükten sonra kendi hayatımızın eksik olduğunu düşünmek... Tek bir an bile bu duyguyu hissetmediğinizi söyleyebilir misiniz?

Bu duyguya FOMO (Fear of Missing Out) etkisi diyoruz; yani “Gündemi Kaçırma Korkusu”.

Herkesin yaşadığı harika anları, gezdiği yerleri, katıldığı etkinlikleri gördükçe kendimizi kötü hissetmenin önüne geçemeyebiliyoruz. Sosyal medyada sürekli olarak ne paylaşıldığını takip etmek istemek; kaçırdığımızı düşündüğümüz anların eksikliği, geriden takip etmenin oluşturduğu kaygı ve stres içinde bocalamamamıza neden oluyor ve bu durum çoğu zaman hayatımızın farklı noktalarını da etkileyebiliyor.

Tabii bir de JOMO (Joy of Missing Out) etkisi var, yani "Kaçırmamanın Verdiği Mutluluk".

Bazen evde olmaya, kendi başımıza zaman geçirmeye, bir hobinin parçası olmaya veya hiçbir şey yapmadan sadece durmaya ihtiyacımız olabilir. Başkalarının “pürüzsüz” hayatının sadece görmemiz istenen kesitlerini takip etmek yerine kendi hayatımıza odaklanmak belki de daha iyi hissettirecektir.

Sosyal medya gerçekten etki alanı yüksek bir dünya. Bağlantı kurmak, ilham almak, bilgi edinmek... Hepsi müthiş! Ama bazen telefonu bir kenara bırakmak da bir o kadar değerli olabilir. İç sesimizi dinleyip kendimize zaman ayırarak, gerçek arzularımızı keşfedebiliriz. Belki de günü evde yalnız geçirmek, kitap okumak veya sessizce oturmak; o an gerçekten ihtiyacımız olan şey olabilir.

Bunları söylerken, sosyal medyanın sunduğu bağlantıları, ilham veren anları ve güzel paylaşımları göz ardı etmiyoruz tabii ki. Ancak bu anların arkasında görünmeyen bir gerçeklik olduğunu da unutmamak gerekir. Herkesin hayatı sosyal medyada gördüklerimiz kadar mükemmel olmayabiliyor. Sanırım aklımızdan çıkarmamamız gereken en önemli nokta da bu. Sözünü ettiğimiz şey, sosyal medyanın değil; onu kullanma, algılama ve yorumlama biçimimizle ilişkili. Bu elbette bu dünyanın ve sunduğu imkânların suçu olarak değerlendirilmemeli. İnsanın içgüdüsel olarak parıltılı anlarını paylaşma arzusu ve bu anlara şahit olan kişiler tarafından algıda seçicilik sonucu negatif duygulara yol açacak şekilde yorumlanması esasına dayanıyor.

Sonuç olarak, FOMO ve JOMO arasında gidip gelmek oldukça normal. Önemli olan; kendi içsel dengemizi bulmak ve bize neyin iyi geldiğini keşfetmek. Unutmayın, her anınız mükemmel olmayabilir ama sizin için anlam ifade eden anlar kendi seçimlerinizdir ve çok değerlidir. Kendinize vakit ayırmayı unutmayın ve her anın tadını çıkarın!

Sosyal medyanın enstrümanlarını en verimli şekilde, markanıza ve hedef kitlenize uygun stratejilerle işleyecek bir dijital partner arıyorsanız, Ahtapot Sosyal Medya’nın şefkatli kollarıyla buluşmanız an meselesi demektir. 😊

YAZAN: Beyzanur Demirkapu

Paylaş