Facebook, Twitter ya da Instagram’a ilk kayıt olduğunuz zamanı hatırlıyor musunuz? Amacınız okul arkadaşınızı bulmak, oyun oynamak, birkaç fotoğraf paylaşmak ve biraz eğlenmekti. Sanırım kurucuları da ilk aşamada amacın bunlar olmasını istemişti. Fakat kısa bir sürede bu iş öyle büyüdü ki artık hak sahibi olanları milyarder eden, markaların kendini gösterdiği ve insanların büyük vaktini ayırdığı bir yer oldu. Öyle ki artık “haber atlatma”yı artık gazeteciler değil insanlar yapıyor, dünyanın herhangi bir yerinde neler olduğunu öğrenmek için insanlar ona başvuruyordu.
Paylaşıyoruz Fakat…
Uzun süredir sosyal medyanın “özgürlük” kavramı tartışılıyor. İnsanlar fikirlerini beyan ederken neler yapabilir? Bu durumda sosyal medya mecraları müdahil olabilir mi ya da kişinin özel bilgilerini verebilir mi? Bu günlerce hatta aylarca sürecek bir tartışma olabilir. Bu konu hakkında kesin bir yargıya varmak da o kadar kolay değil. Fakat son günlerde bu tartışmanın alevlenmesinin bir nedeni var; Irkçılık…
Amerika’da başlayarak tüm Avrupa’ya yayılan ve #BlackLivesMatter hareketi altında birleşen ırkçılık karşıtı eylem dünyanın gündemine oturdu. Bu konuya sessiz kalmayan büyük markalar sayfalarında siyah ekran paylaştı. Ama tüm tepki burada kalmadı…
#StopHateforProfit (Kar için Nefreti Durdur)
Color of Change, Mozilla, Anti-Defamation League önderliğinde yeni bir kampanya başladı. Kampanyanın muhatabı Facebook’u yıllardır nefret söylemlerine karşı tepkisiz kaldığını söyleyen kuruluşlar, markaları reklamlarını durdurmaya davet etti. Gelirinin %99’unu reklamlardan elde eden mecra, eğer para kazanmaya devam etmek istiyorsa bu konuda sessiz kalmamalı dediler.
Bu hareket kısa sürede büyüdü. The North Face, Coca Cola, Unilever, Ben&Jerry’s, Starbucks, Ford ve Adidas Facebook reklamlarını durdurma kararı aldı. Bu Facebook için milyonlarca dolar kayıp demek.
Peki Şimdi Ne Olacak?
Bundan sonra ne olacağını aslında kimse bilmiyor. Genel görüş Facebook’un bu yönde bir karar alması ve nefret söylemlerine müdahale etmesi. Bunun nedeni yalnızca para değil, aynı zamanda üzerinde hissettikleri baskı. Tüm dünyanın “teorik” olarak karşı olduğu nefret söylemi ve ırkçılık, Facebook’un kısa bir süre sonra karar alacağını öngörmemizi sağlıyor.
Fakat bunun tam tersi de olabilir. “Özgürlük” sınırlarını kaldırdığını düşünen mecra hiçbir müdahalede de bulunmayabilir. Düşük bir ihtimal olsa da bunu yaparsa sizce nasıl bir tepki ile karşılaşır?
Siz Ne Yapmalısınız?
Gelelim bu durumda sizin ne yapmanız gerektiğine. Şu an dünyada yaşanan bir kriz var ve bu durumda gerçekleştirdiğiniz tüm eylemler aslında sizin nerede durduğunuzu gösteriyor. Size reklam vermeyi bırakın demiyoruz, sadece kurum duruşunuzun bu tür olaylar konusunda nerede durduğunu biliyor muydunuz diye soruyoruz. İşte asıl konu; Kriz yönetimine hoş geldiniz!
Bir kriz ortaya çıktığında saatlerce toplantı yapabilir, herkesin fikrini alabilir fakat bunları yaparken geç kalabilirsiniz. İyi bir kriz yönetimi için öncelikle yaşanabilecek olayları öngörmeniz ve bunlara karşı nasıl bir tavır alacağınızı belirlemeniz gerekiyor. Hizmetlerinizle ilgili durumlar biliyorsunuz, peki ya sosyal unsurlar? Irkçılık, LGBTİ+, cinsiyet ve din konusunda nerede durduğunuzu ve bu konularda nasıl bir tavır alacağınızı belirlemeniz gerekiyor. Böylece akımlar ve tepkiler arasında sürüklenmez, geç kalmaz veya kendinizle çelişmezsiniz.
Bir marka yönetimi yalnızca daha fazla satış yapmak ve bilinirlik kazanmak değil. Bunları sağlayan insanlara ne kadar yakın olduğunuz ve onlara ne kadar dokunduğunuzla da ilgili. Ne kadar profesyonel bir duruş sergilerseniz o kadar başarılı olursunuz. Bu nedenle profesyonel destek almayı ve kurum çizginizi belirli bir hale getirmeyi ihmal etmeyin.
Yazan: Tuba Kiraz